Ekim 2010

8 Yazılar Ana sayfaya dön
Aylık yazılar gösteriliyor Ekim 2010

İyi Pazarlar! İyi Haftalar!

Herkese İyi Pazarlar!Aslında yeni bir haftaya başlamamıza saatler kaldı. “İyi Haftalar!” desem daha doğru olur.Uzun haftasonu tatilimizin ardından eminim hepimizi yoğun günler bekliyor. Şimdiden herkese kolaylıklar diliyorum.Yarın sabah İstanbul’un trafiği çekilmez şimdi… Ben zaten Pazartesi ve Cuma’ya özel olan trafikleri anlamıyorum. Acaba bu insanlar haftanın Salı, Çarşamba ve Perşembesi’nde işe gitmiyorlar mı diye düşünmeden edemiyorum :))Ben işe giderken otobüse biniyorum sabahları. Servisim evimin önünden geçmediği için belli bir yere kadar otobüsle ulaşımımı sağlıyorum. Otobüsten inene kadar o kalabalık içinde kendime tutunacak bir dal aramak işkence oluyor açıkçası. Hele bazı insanlar var ki; otobüsün maksimum alanını kaplamak için varlar sanki, özel araçlarında gidiyorlarmış edalarında… Bir adım öte gitse sen de tutunacaksın, otobüsün ani frenlerine karşı bir kalkanın olacak ama nafile. Böyle insanları dürtmen gerekiyor işte…Bir de kendinden büyük çanta taşıyanlar var tabii :)) Onlar da otobüste koca çantaları yüzünden fazla yer kaplıyorlar. Valiz görünümündeki bu devasa çanta taşıyanlardan iki bilet parası…

Yağmurlar, Sular, Seller…

Bu fotoğraf, dün evime giden yolda rüzgar ve yağmur ikilisine karşı insanüstü direnişim sonucu çekilmiştir :))Ne yağmur yağdı dün İstanbul’da, değil mi? Rüzgarla da karışık olunca şemsiye açmanıza izin vermeyen hava dışarıda olanları ıslanmaya mahkum etti. Çoğu insan kırılan şemsiyelerini çaresizce fırlatıp tek tabanca yoluna devam etti… Ben de onlardan biriydim dün… Gerçi benim şemsiyem kırılmadı ama yol boyunca bir yandan şemsiyemi zaptetmeye çalışıp, bir yandan her geçen saniye çizmemin içinde yükselen su seviyesini ayaklarım bizzat hissederken hızlı hızlı yürümeye çalışmak pek kolay olmadı :)) Velhasıl ıslandım, alttan ve de üstten :DÖyle ki; eve ulaşmama ramak kala artık ayaklarımdan “Cıp!Cıp!” diye sesler geliyordu :))) Ve çizmemi çıkardığımda gördüm ki; sağ ayağımdaki çorabım neredeyse topuk kısmına kadar ıslanmıştı. Böylelikle sağ çizmemin daha çok su geçirdiğini de test etmiş oldum :DYağmuru az yağınca seviyorum ben… Şakır şakır yağan yağmur; Iıı :) Hele bir de rüzgar beraberinde: Iıı x 2 :)))Olmadı ki şöyle…

Değişik Bir Satış Yöntemi

Dün kendimi pek iyi hissetmediğim için eşimden beni işyerinden almasını rica etmiştim- zaten eve gelir gelmez uyumuşum; sanırım üşüttüm, baş ağrısı, mide bulantısı, filan…Eve dönüşte dolmuşa bindik ve en arka koltuğa tam yönelmiştim ki; gözüme ilk çarpan şey koca bir poşet yün ve başında oturan yaşlıca bir teyze; elinde şişleri; sanki altın gününde gibi harıl harıl örgü örüyor :))Bir an üzerimdeki ağırlığın da etkisi ile nerede olduğumu şaşırdım desem yanlış bir hissiyatın tanımlaması olmaz sanırım :))))İçimden dedim; “Herhalde yolu uzun, vaktini geçiriyor bu şekilde…” Tebrik ettim içten içe bir yandan da; dolmuşun frenine, insan kalabalığına aldırmadan odaklanmış bir şekilde örgü örebiliyor. Ben yolculuk esnasında başımı öne eğdiğimde mide bulantısından kitap bile okuyamazken (çok saran kitaplar hariç, ehehe) kadın vaktini etkin kullanıyor, helal olsun dedim :DHızla kafamdan geçen bu düşünceler eşliğinde koltuğa oturmuştum ki kadın poşetin içinden ördüğü bir şapkayı çıkardı; bana çok yakışacağını söylüyor. Önce algılayamadım; ki “Almaz mısın?” sorusu…

Turkuazoo’dan Görüntüler

Bahsettiğim gibi; Turkuazoo’dan birkaç görüntü ile karşınızdayım. Aslında çok fotoğraf çektim (100’ü aşkın) ama gelin görün ki; içerisi çok karanlık ve camlarla dolu olduğundan (tabii fotoğraf makinamın profesyonel olmadığının da altını çizerekten, hehe) ne yazık ki her fotoğrafım çok net görüntüler içermiyor. O yüzden elediklerimle geldim… Tabii bazı balıkların suyun içindeki atraksiyonel hızını da es geçemeyeceğim :))Neyse, biz gelelim fotoğraflarımıza;Büyülü bir mekan…Bu balıklar pek sevimli değil ama neyyse :))Bu balık da dinlenmeye çekilmiş sanırım :))En can alıcı bölüm :))Tabii sadece balıkları seyre dalmadık :)) Biraz da “balıkçılık” oynadık :DVe korsan ekip arkadaşlarım :)

Balıklar Aşkına; TURKUAZOO

Bugün kurs çıkışı ailecek TURKUAZOO’ ya gittik :) Görümcem sağolsun ^_^Balıklar aşkına; TURKUAZOO diyorum :)) Hayatımda bu zamana kadar görmediğim türde yüzlerce balık bir araya gelmişti :)))Çok eğlendim ve bol bol fotoğraf çektim tabii ki…Buyrun kapıdan girelim :) Amanınn, içerde kimler varmışşş :)) Kayıp Balık Nemo’nun kardeşleriii :DDevamı gelecek…Dip Not: TURKUAZOO nedir/nerededir diye merak edenler http://www.turkuazoo.com/ sitesini ziyaret edebilirler :) Bu arada, favori balığımı da videoya çekmeden edemedim; Nasıl buldunuz? :)

İlk İş Günü

Dolabında en resmi kıyafetlerini arar gözlerin hazırlanırken… Siyah, beyaz renkler ve topuklular baş tacın oluverir birden :)İşyeri ile evin arasındaki mesafeyi kestirmeye çalışırken, üstüne gelen İstanbul trafiği, Pazartesi sıkışıklığı ve planda hiç yokken serpiştiren yağmur damlaları kendileri ile yarışan topuk sesleri eşliğinde iş dünyasına hoşgeldin der sana :))Hiç tanımadığın insanlar… Sürekli bir tokalaşma hali… Herkese Siz diye hitap etme durumları…Bazen elini, kolunu nereye koyacağını bilemezsin. Lavabonun yeri nerdeydi acaba diye düşünür, yanlış bir odaya dalmamak için belki de kendini kontrol edersin :))Biraz çekingenlik varsa kanında, çay içmekten dahi sıkılır, günde neredeyse tükettiğin 10 bardaklık suyun o gün sadece 2 bardağını içtiğini anımsarsın gün bitiminde :)))İsimleri hafızada tutmaya çalışmak… İnsanları birbirine karıştırmamak için maksimum çaba sarfetmek…Verilen eğitimlerin, yapacağın işin tüm detaylarını beynine kazımaya çalışırken içinden yükselen “servis dışı” alarmına inat hala birşeyler öğrenme çabası…Acaba şöyle bir soru sorsam hakkımda ne düşünürler diye kafadan geçen onlarca senaryo…Öğle yemeğine kiminle çıkacağını bilmemek.. Öğle…

Resimsiz Yazı

Sizin de blogunuzun izleme sütununda gözünüze ilk çarpan yazılar resimli olanlar mı? Şahsen kendi adıma ilk olarak yazıya eklenen resimler, daha sonra yazının başlığı benim o yazıyı liste içerisinde seçmemde ve algılamamda etken oluyor. O nedenle, mümkün mertebe yazdığım her yazıya resim eklemeye çalışıyorum, sanki resimsiz yazdığım yazı eksik kalmış gibi geliyor ama resimsiz kaldığım zamanlarda da illa ki resim koyacağım diye içime sinmeyen, konu ile alakasız görsel paylaşımlarda da bulunmak istemiyorum :)Bugünkü yazım resimsiz de; ondan böyle bir giriş yaptım :))Erken kalkabilseydim eğer, kursa gitmeden pazardan aldıklarımın fotoğraflarını çekecektim ama uyanamadım, döndüğümde de hava karardığından ışıksız ortamda pek başarılı çekim yapamayacağımı bildiğim için o yazımı bol güneşli bir güne öteledim :)Fotoğraf çektikçe ve çekilen fotoğrafları inceledikçe bu konuda biraz daha bakış açım genişledi sanırım ki; artık oda lambası ışığında zorunlu olmadıkça çekim yapmıyorum, mutlaka ürün fotoğrafı çekeceksem balkona çıkıyorum ve doğal ışıktan faydalanıyorum. En azından profesyonel bir makina alana…

Kadıköy Pazarı mı :)

Yeapp :)) Dediğim gibi dün son tatil günümü Kadıköy pazarında dolana dolana geçirdim :) Yağmura inat, çamura inat :D Biraz ıslandım tabii ama ne yapalım, o da bonusu artık :)) Hava dün pek iç açıcı olmadığından sanırım, pazar biraz boş göründü gözüme; gerçi ben yine kendime alacak birşeyler buldum tabii :) Ya da tüm imkanları zorladım desem daha doğru bir tabir olur :)) Yalnız aldıklarımı henüz fotoğraflayamadığım gibi poşetlerinden de çıkaramadım desem :S Dün yorgun argın eve gelince, bugün de kursum başladı, biliyorsunuz; henüz ona fırsat bulamadım… “Ne aldım?” postu o yuzden ayrıca yayınlanacaktır :) Dipnot olsun bu da.Pazara bir arkadaşımla gitmiştim dün, dönüşte biraz oturalım dedik. Mado’yu görünce attık kendimizi poşetlerle içeri :) Ben Anadolu Yakası’nı çok iyi bilmem bu arada. Daha Avrupa Yakası’na yeni yeni aşina olmaya başlamışken, kıhkıhkıh :)))Mado’da bir fincan çay siparişimizin bu şekilde sunumu çok hoşumuza gitti, fotoğrafını çekmeden edemedim ^_^Ve dönerken hayatımın cuk ortasında…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme